2000’lerde başlayan rantçı getirimci zihniyetler devlet politikalarına yerleşerek projelendirdiği girişimci hayallerine zemin hazırladılar. Ardı ardına riskli ilan edilen alanlarda YEREL YÖNETİMLERİN ya da karar vericilerin dönüşüm kurgusu, depreme dayanıksız, çürük bina, varoş ve gecekondu gibi şekillerde yaftalamak olarak ortaya çıktı. Bu söylemler kentsel dönüşümlerde ikna edici malzemeler olarak yıllardır iyi iş görmektedir. Kent sosyolojisi kentsel dönüşümleri meşru göstermek üzere gayet elverişli söylemler üretmeye devam ediyor.
2002’de başlayan dönüşümler Birleşmiş Milletler’in dernekler ve üniversiteler vasıtasıyla dönüşüm alanlarında Miloon KOTHARİ tarafından hazırladığı raporunu okuyunca dönüşüme tabi tutulan yerler hakkında verilen bilgiler karşısında büyük bir şok yaşadım. Kentsel dönüşüm uygulanan bu mahallelerde muazzam bir trajedi yaşanıyor, topluluklar yerlerinden ediliyor.
KOTHARİ kendisini en çok şaşırtanın mahallelinin sürece dahil edilmeyişi ve mahalleliye hiçbir söz hakkı verilmeyişi olduğunu belirtiyor. Kothari ayrıca Türkiye’nin imzalamış olduğu uluslararası sözleşmelerinde açık ihlali olduğunuda vurgu yapıyor. Belediyelerin ve TOKİ’nin uygulamalarını yürütenlerin de bu durumu sorgulaması gerekir. Aradan geçen yıllara rağmen hala mahallelerde aynın sorunlarla karşı karşıyayız. 16 Haziran 2018 tarihinde yaptığımız itiraz kısmen de olsa kabul edildi. Ardından mahkeme sonucu beklenmeden 8 Eylül 2018 tarihinde tekrar yıkım planları çıkarıldı.
Yerel yönetimlerin ve bağlı oldukları kuruluşların yıkım politikalarında neden bu kadar ısrarcı olduklarına anlam vermek mümkün değil. Devlet yoksulların parasını yetire bildiği evleri bertaraf ettiğinde bir program suçlusu kadar kendini suçlu duruma düşürür. Hemen hemen bütün varoş temizlikleri ya da kent yenileme programları “zenginler için toplumsalizm ve’yoksullar için pogrumun bir karışımıdır”. Toplumda asıl yer değiştirmenin soylulaştırma olduğu aşikar bir şekilde görünmektedir; bunun dünyada bir çok örneği görüldüğü gibi ülkemizde de 1980’ler ve sonrası görmemiz mümkün.
Söz konusu yeni çıkan planda ;
‘EĞİTİM TESİSLERİ ALANLARI ,İLGİLİ BAKANLIKTAN UYGUN GÖRÜŞ ALINMASI ŞARTI İLE İMAR DEĞİŞİKLİĞİ GEREKTİRMEKSİZİN ÖZEL EĞİTİM TESİSİ OLARAK UYGULANABİLİR .” şeklinde eklenmiş bir plan notu yer alıyor. Plan notunun eklenmiş olması kamusal Eğitim Alanlarının bu tür plan notlarıyla ÖZEL GİRİŞİMCİLERE RANT AMAÇLI EĞİTİM ALANLARININ verilmesi gibi durumlar oluşturmaktadır. Görülüyor ki bu gibi sınıfsal farklılığı daha derinleştirmek amaçlı bir hizmet girişimi olduğu insanın aklına gelmektedir. Duyarlı ve iyi bir yerel yönetimin halkla birlikte çalışmasıyla bu rant planlarını değiştirebilir.