CHP İstanbul Milletvekili ve eski Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu’nun, MİT’e ait TIR’ların durdurulması ile ilgili görüntüleri yayınlama konusundaki davada 25 yıl hapis cezasına çarptırılması ve tutuklanması CHP’yi harekete geçirdi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara’dan İstanbul’a uzanan bir ADALET yürüyüşüne başladı.
Türkiye siyasetinin nereye doğru yol almakta olduğuna değinmeden önce, bugüne nasıl gelindiğine kısaca bir göz atmak gerekiyor.
Yaklaşık bir yıl önce meydana gelen 15 Temmuz darbe girişimiyle başlayan “ siyasette yeni yol arayışları “ sancılı bir şekilde devam ediyor.
Hükümet, darbe girişimini "FETÖ’nün ülkeye, Türk halkına ve AKP iktidarına bir ihaneti" olarak görüyor. FETÖ’nün dış bağlantılarına, 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmaları öncesindeki döneme ait kendisiyle olan ilişkilerine, 15 Temmuz darbe girişimi ile yaşanan olayların "karanlıkta kalan" noktalarına ise pek fazla değinmiyor. Anayasa değişikliği olarak halkoyuna sunularak "şaibeli" bir şekilde kabul edilen hukuksal düzenlemelerle, hala devam eden FETÖ ve 15 Temmuz soruşturmaları ile ilgili eleştirileri de pek kaale almıyor. Aynı zamanda hoşlanmıyor da.
Topluma neye mal olursa olsun, "bildiği" yolda yürümeye devam ediyor.
CHP’nin başını çektiği muhalefetin önemli bir bölümü ise, 15 Temmuz’u dış ( küresel ) kaynaklı bir operasyonun parçası olarak görüyor. AKP’nin geçmişte Cemaat’le olan işbirliğine bakarak, 15 Temmuz ve sonrasında yaşananlara, karanlıkta kalan konulara da dayanarak “İÇ VE DIŞ KAYNAKLI BİR OPERASYON, KONTROLLÜ BİR DARBE“ olarak algılıyor. CHP yöneticileri, hükümetin darbe girişimini “ öngördüğünü, engel olmadığını ve sonuçlarından yararlanma yoluna giderek siyasi kazanç sağladığını “ düşünüp böyle bir sonuca varıyor.
Ancak,şüphe ve mantıksal bir yorumun dışında hukuksal olarak “Kontrollü Darbe” söyleminin bir kanıtı en azından şu an yok.
Darbe girişiminin dış ve iç bağlantılarının olduğu konusunda genel ve yaygın bir kanı oluşmuş durumda. Bu konu hukuksal olarak ta 15 Temmuz ve FETÖ iddianamelerine girmiş bulunmaktadır. Siyasileri de içine alan bu paralel örgütlenme tam olarak ortaya çıkarılmadıkça toplumda ve siyasette bir rahatlama olmayacaktır. Toplumsal bölünmüşlük ve gerilim, tehlikeli alanlarda seyrine devam edecektir. Bu konuda asli sorumluluk iktidarda ve yargıdadır.
Kılıçdaroğlu haklı olarak adalet arayışı için yollara düşmüştür. Bu da yeni bir başlangıçtır.
Bu yolculuğu iktidar ve yargı ne kadar dikkate alacaktır ?
Cumhurbaşkanı’nın, yürüyüşün yasal olmadığını ve bu şekilde adalet aramanın hem suç teşkil ettiğini hem de bir sonuca ulaşamayacağını açıklaması yargıyı yönlendirmez mi ?
Önümüzdeki günlerde birileri artan gerilimi düşürme yoluna mı gidecektir, yoksa toplumu daha da gererek siyaset yapma alışkanlıklarını devam mı ettirecektir ?
Hep birlikte göreceğiz.