1945 sonu ikinci dünya savaşı gezegenimizin her bölgesinde inanılmaz bir vahşet, direniş ama genel bir yıkım yarattı.
Öyle ki barış kristal bir cam heykel gibi narin ve değerliydi.Faşizmin korkunç yüzü ortaya çıkmış ama yenilmez olmadığı kanıtlanmıştı.
Özgürlük hareketleri SSCB'nin faşizmi ezmesiyle güçlenmişti.
Ülkemiz de bu akımın etkisi altında sanat, müzik, siyaset, eğitim alanında nispeten özgürleşti..
Okuyan, sorgulayan, araştıran bir gençlik hareketi doğdu.
Ancak bu Türkiye gibi Orta Doğu ülkesi için egemenler adına tehlikeli bir gelişmeydi ve bu özgürlüklerin kısıtlanması gereğine karar verilerek doğacak özgür çocuk 1971 muhtırasıyla kürtajla sakat bırakıldı öldüremediler ama sakatladılar...
Biz doğduk adımız sonradan 78 kuşağı olarak kondu.
Onu da biz koyamadık çünkü o ad özgür 68 kuşağına sadece bir göndermeydi...
Biz eli ayağı tutan ama kürtaj sırasında yani 71 yılı ile 75 yılı arasında beynine oksijen gelmeyen, dolayısıyla ideolojik tarihsel bağları kopmuş, kürtaj ürünü olduğumuzu öğrenen tepkisel bir kuşaktık..
İnsanca yaşamak planı yerine yiğitçe ölmeyi hedefe koyduk.. Kimse okumaz ve tartışmazdı... Sanat,aşk ve şiir günahtı... İyi kavga eden veya silah kullanan makbüldü. Teorik bilgisi o dönem insanının sloganla sınırlıdır. Sloganın içini çoğu dolduramaz...
Dedik işte beynimize gelen oksijeni kestiler. Ama ne gariptir ki genlerimize geçen DEVRİM ATEŞİ'ni söndüremediler..
NECDET ADALI,MUSTAFA ÖZENÇ,ERDAL EREN ve diğerlerine selam olsun...