Sekiz yüz bin kilometrekare yüzey üstünde yaşayan 80 milyonluk sağmal bir pazarız. Öyle böyle değil, tam seksen milyon tüketiciyiz. O yüzden dünyanın büyük sömürgeci devletlerinin göz bebeği ve vazgeçilmeziyiz. Neredeyse hiçbir şey üretmiyoruz ama her şeyimiz var ve var olsun istiyoruz. İşte iç ve dış sömürü mekanizması da tam burada başlıyor.
Doğalgaz, petrol dahil tüm enerji kaynaklarını dışarıdan ithal ediyoruz. Yabancı şirketler kazandı mı, evet? Bitmedi hükümet bir liralık enerji kaynağını vergileriyle beş liraya iç pazara sürdü mü?
Evet...
Milletten şirket ve hükümet kasasına, silahtan bilgisayara, cep telefonundan iş makinelerine, otomobilden uçağa, etten hayvan yemine kadar dışarıdan aldın mı?
Evet...
Hükümet 60 bin liralık otomobilden 40 bin lira vergiyi cebe attı mı?
Evet...
Peki bunları almak için ne lazım?
Para...
Parayı da bankalardan borçlanarak yüksek kredi faizleriyle satın aldın mı?
ALDIN...
Reel sektörün büyük şirketleri vergi kaçırırken sen aldığın sigara, mazot, yiyecek, içecek, elektirik, telefon, su faturalarının tüketim bedellerinin çok üstünde vergiyi alışın esnasında peşinen ödedin mi?
Ödedin...
AFERİN...
Şimdi gelelim bizi inek gibi sağanların bizi nasıl tanımladıklarına. Biz gelişmekte olan ülke statüsündeymişiz.
Ben coğrafi keşifleri, aydınlanma çağını, sanayi devrimini kaçırıp da gelişmiş ülke düzeyine ulaşan hiç bir ülke duymadım. Ama bir lider çıkıp yok mu yerli bir otomobil üretecek baba yiğit der. O baba yiğit de Mercedes, Toyoto, BMV'ye rakip olursa, dünya ekonomik dengeleri hiç bir tarihsel süreci yaşamadan, baba yiğitlerle altüst edilirse, biz o lideri başımıza taç yapalım.
Ne yazık ki bu ekonomik politikalarla hiçbir zaman gelişemeyecek, dışa bağımlı ve yarı sömürge bir ülke statüsünde kalmaya mahkum edilmiş durumdayız. Bu sömürü çarkı halka pahalıya mal olacağından, bu durumdan nemalanan ABD ve ortakları büyük Avrupa devletleri kendilerince demokrasicilik oynasalar bile halkı bu oyuna dahil etmezler, çarkı döndürecek çıkarlarını zedelemeyecek iktidarlara açık veya gizli her türlü desteği verirler. İşi bitenide çöp tenekesine atarlar. Ülkemizde ekonomik kriz olduğunu sanıyoruz. Çünkü bu ağır sömürü çarkında halk kesiminde olduğumuzdan zaten sürekli krizdeyiz...
Ama dikkatlice baktığımızda bankalar aşırı karda, hükümet paralı, yabancı sermaye parasına para katıyor... Yani hükümet yerli, yabancı sermaye gayet mutlu. Peki bu devran böylemi döner?
Muhalefetin yapacağı pek bir şey olduğunu sanmıyorum. Ey ABD, Eyy Almanya onlarda mutlu mahçup. Bu çark kırılırsa yerli rantçıların aç gözlülükle birbirlerini yemeleriyle, pastayı aralarında paylaşamamaları nedeniyle kırılır. Ama ne zaman kırılır bilemem. Cep delik, cepken delik...
Allah hökümete zeval vermesin...