15 Temmuz'un ardından ihraç edilen akademisyen nuriye gülmen ve öğretmen semih Özakça için toplumsal bellek platformu çağrı yaptı.
İşte o çağrı:
Biz toplumsal bellek platformu aileleri olarak nice öldürümler, nice acılar, nice hüzünler gördük. Sevdiklerimizin tabutlarının ardından kalbimizde hep o taleple yürüdük: Adalet. Süreçte bu sözcük yalnızca yakınlarımız için değil, ülkedeki herkes için ortak payda oldu. İstedik ki kimsenin tırnağına bile zarar gelmesin. Acı en son bizim yüreğimizde soğutulmuş olarak kalsın. Ama her vahşi öldürüm sonrası aynı sıkıntıları tekrar tekrar yüreğimizde hissetmekten yorulduk. Mahkeme kapılarında adalet dilenmekten biz utanır olduk. 15 Temmuz sonrasında ise arka arkaya gelen KHK’larla insanların işsiz bırakılmasıyla, açlıkla ölüme terk edildiğini gördük.
Ülkemizde, yaşadığımız bu bedeli ağır günlerde, 15 Temmuz sonrasında,herhangi bir hukuki ve siyasi gereklilik olmadığı halde 10 ayı aşkın zamandır devam eden OHAL rejiminde, onca akademisyenin ihraç edilerek üniversitelerden uzaklaştırıldığını; basının deyim yerindeyse susturulduğunu ve hatta pek çok basın mensubunun tutuklandığını tekrar tekrar vurgulamak artık bize zul geliyor. Dahası hukukun işletilmesi gerekirken böylesine hassas bir süreçte korkunun egemenliğinde pek çok noktanın geriye itildiğini, bunun da insan haklarına ciddi boyutlarda balyoz indirdiğini nefesimizde bile hissediyoruz. Dahası binlerce insan, asgari hukuk kuralları dahi gözetilmeden çalıştıkları kurumlardan ve kamu görevinden ihraç edilerek adeta sivil ölüme mahkum ediliyor.
Bir geceyarısı kararnamesi ile ne olduklarını anlamadıkları bir biçimde kurumlarından hukuksuz yere ihraç edilen akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça, Türkiye’de kendileri gibi haksızlığa uğrayan binlerce insanın durumuna dikkat çekmek ve işlerine iade edilmek amacıyla 182 gündür Yüksel Caddesi’nde bulunan İnsan Hakları Anıtı önünde oturma eylemi yapıyor. Yaptıkları oturma eyleminin yetkililerde herhangi bir etki yaratmadığını gören Nuriye Gülmen ve Semih Özakça, 9 Mart’tan bugüne yani 64 gündür ise açlık grevini sürdürüyor. Artık uzun süren bu açlık grevi sağlık durumları açısından endişe verici bir noktaya gelmiş vaziyette.
Şu çok açık ki; biz Toplumsal Bellek Platformu aileleri kaybettiğimiz yakınlarımızı geri getiremeyiz. Onlarca yıldır ardından koştuğumuz ve bir umacı gibi dilendiğimiz adaletin tüm ülke sathında geçerli kılınması adına defalarca kapılar yüzümüze de kapanabilir. Katillerimizi, ellerine pasaportlar verip bambaşka ülkelere bile yollayabilirler. Ama gözümüzün önünde iki insanın erimesini bize bahşetmeyin! Göz göre göre onların ailelerinin aynı sıkıntıları yaşamasına vesile olmayın.
Ülkenin siyaseti içinde popüler dönemler geçicidir. Geriye yalnızca toplum vicdanı kalır. İnanıyoruz. İnanmak istiyoruz.
Onları gülen gözleriyle yanımızda istiyoruz. Seslerine ses olun diyoruz.