Türkiye'nin gördüğü en büyük direnişlerinden biri olarak tarihe geçen gezi Direnişi'nin 4. yıl dönümünde hkp İzmir İl Örgütü Karşıyaka'da yürüyüş ve anma düzenledi. HKP'liler Çarşı içindeki parti binasından karşıyaka Çarşı girişine kadar "Bu daha başlangıç mücadeleye devam", "Her yer taksim her yer direniş" sloganları eşliğinde bir yürüyüş gerçekleştirdiler. Yürüyüşün ardından Çarşı girişine gelen HKP'liler adına HKP İzmir İl Başkanı ve Genel Sekreter Yardımcısı Av. Tacettin Çolak bir basın açıklaması okudu. İşte o açıklama:
Geçen yıl yine bugün, Gezi İsyanımızın üçüncü yılını kutlamak ve şehitlerimizi anmak için, yine burada ve bu pankartımızla birlikteydik. O gün bu pankartımıza el koymuşlar ve dört arkadaşımızı gözaltına almışlardı. Ancak yapılan gözaltı işlemi hakkında savcılık TAKİPSİZLİK kararı verdi. Yani bu pankartımız ve bizler suçsuz bulunduk. Bizlere uygulanan haksız ve yasadışı gözaltı işlemi nedeniyle tazminat davaları açtık. İzmir Ağır Ceza Mahkemeleri devleti, gözaltına alınan arkadaşlarımıza manevi tazminat ödemeye mahkûm etti. Verilen kararlar kesinleştikten sonra da muhtemelen bu tazminatlar, gözaltı işlemini yapan polislere rücu edilecektir. Neden her yıl buradayız?Çünkü dört yıl önce, Taksim’de Gezi Parkı’nın yerine Topçu Kışlası yapma girişimlerine karşı, yoğun polis saldırısı ve gaz bombardımanına rağmen her kesimden insanımızın katıldığı, her geçen gün daha da kitleselleşip ülkenin dört biryanına yayılarak milyonlara ulaştığı şanlı bir isyan yaşadı bu ülke. “Bu Daha Başlangıç Mücadeleye Devam!”, “Her Yer Taksim, Her Yer Direniş!” diyerek Mustafa Kemal ve Laiklik düşmanı AKP’giller’e karşı haykırıyordu milyonlar.Başta Gezi Parkı olmak üzere ülkenin dört bir yanında oluşturulan komünlerde üretimin, paylaşımın güzel örnekleri yaşandı. Kimse kimseyi taciz etmedi, kimse kimseyi rahatsız etmedi, kimse bir çalmadı…Ama başta AKP’giller olmak üzere Emperyalist çakallar bu adaletli, eşitlikçi, özgürlükçü, paylaşımcı yaşam minyatürlerinden ölümlerini görmüşçesine korktular. Bu nedenle her yerde kontrolsüz bir şekilde saldırdılar. Sekiz genç insanımızı; Ethem Sarısülük, Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert, Medeni Yıldırım, Ali İsmail Korkmaz, Hasan Ferit Gedik, Ahmet Atakan ve Berkin Elvan’ı (daha 14 yaşında bir çocuktu) ömürlerinin baharında katlettiler.İşte bunun için her yıl buradayız.Şehitlerimizi unutmamak ve unutturmamak için, Şanlı Gezi İsyanımızın haklılığının, meşruluğunun ve coşkusunun unutulmaması için buradayız.Çünkü; (54 yılı önce bugün aramızdan ayrılan Devrimci Vatan Şairimiz Nazım’ın dediği gibi):Alçaklığın, Hainliğin,
İkiyüzlülüğün, Puştluğun
at oynattığı bir dönemde
yaşamdan zevk alabilmek
ancak zayıfların bahtiyarlığıdır.Esas olan;
Sadece yaşamak değil,
insana yakışır şekilde ve
onurlu yaşamaktır…Teslim olmadan,
Boyun eğmeden,
Sürünmeden,
El etek öpmeden yaşamaktır.
Saygıdeğer Halkımız;Batılı Emperyalistler ve yerli işbirlikçileri tarafından ülkemizin bölünüp parçalanması için ciddi planların uygulandığı gerici günlerden geçiyoruz.Bu şanlı eylemde “katliam emri” verenler, gencecik halk çocuklarını yaşamlarından edenler; Ege Denizi’ndeki vatan toprağımız, 18 tane adamızın Yunanistan tarafından işgal ve ilhak edilmesine ses çıkaramamaktalar. Emekçi Halkımız İşsizlilik ve Pahalılık cehenneminde kavrulurken, kendileri servetlerine servet katmaktalar. Bunların “ileri demokrasi”leri hırsızlık, vurgun, talan, vatan satıcılığı, Allah’la adam kandırıp kardeşin kardeşe düşman edilmesi üstünedir.Oysa şanlı Gezi İsyanımız; uğruna bedeller ödeyerek mücadele ettiğimiz Halk Demokrasisinin, Sosyalist Demokrasinin nasıl olacağını herkese gösterdi. Bu demokraside, bir avuç parababasının dışında tüm emekçi halklar tam bir eşitlik içinde mutlu bir aile olarak yaşayacaktır. Bizi yutmak isteyen batılı emperyalist çakalların planları da tıpkı Birinci Kuvayımilliyeci atalarımızın Sevr’de yaptıkları gibi tarihin çöplüğüne gömülecektir.Yeter ki, bilimli, bilinçli, örgütlü olalım.Çünkü örgütlü bir halkı hiçbir kuvvet yenemez. 03.06.2017Son söz; Nazım’ın olsun;İnsan olan vatanını satar mı?
Suyun içip ekmeğini yediniz.
Dünyada vatandan aziz şey var mı?
Beyler bu vatana nasıl kıydınız?Onu didik didik didiklediler,
saçlarından tutup sürüklediler.
götürüp kâfire : «Buyur...» dediler.
Beyler bu vatana nasıl kıydınız?Eli kolu zincirlere vurulmuş,
vatan çırılçıplak yere serilmiş.
Oturmuş göğsüne Teksaslı çavuş.
Beyler bu vatana nasıl kıydınız?Günü gelir çarh düzüne çevrilir,
günü gelir hesabınız görülür.
Günü gelir sualiniz sorulur :
Beyler bu vatana nasıl kıydınız?
Geçen yıl yine bugün, Gezi İsyanımızın üçüncü yılını kutlamak ve şehitlerimizi anmak için, yine burada ve bu pankartımızla birlikteydik. O gün bu pankartımıza el koymuşlar ve dört arkadaşımızı gözaltına almışlardı. Ancak yapılan gözaltı işlemi hakkında savcılık TAKİPSİZLİK kararı verdi. Yani bu pankartımız ve bizler suçsuz bulunduk. Bizlere uygulanan haksız ve yasadışı gözaltı işlemi nedeniyle tazminat davaları açtık. İzmir Ağır Ceza Mahkemeleri devleti, gözaltına alınan arkadaşlarımıza manevi tazminat ödemeye mahkûm etti. Verilen kararlar kesinleştikten sonra da muhtemelen bu tazminatlar, gözaltı işlemini yapan polislere rücu edilecektir. Neden her yıl buradayız?Çünkü dört yıl önce, Taksim’de Gezi Parkı’nın yerine Topçu Kışlası yapma girişimlerine karşı, yoğun polis saldırısı ve gaz bombardımanına rağmen her kesimden insanımızın katıldığı, her geçen gün daha da kitleselleşip ülkenin dört biryanına yayılarak milyonlara ulaştığı şanlı bir isyan yaşadı bu ülke. “Bu Daha Başlangıç Mücadeleye Devam!”, “Her Yer Taksim, Her Yer Direniş!” diyerek Mustafa Kemal ve Laiklik düşmanı AKP’giller’e karşı haykırıyordu milyonlar.Başta Gezi Parkı olmak üzere ülkenin dört bir yanında oluşturulan komünlerde üretimin, paylaşımın güzel örnekleri yaşandı. Kimse kimseyi taciz etmedi, kimse kimseyi rahatsız etmedi, kimse bir çalmadı…Ama başta AKP’giller olmak üzere Emperyalist çakallar bu adaletli, eşitlikçi, özgürlükçü, paylaşımcı yaşam minyatürlerinden ölümlerini görmüşçesine korktular. Bu nedenle her yerde kontrolsüz bir şekilde saldırdılar. Sekiz genç insanımızı; Ethem Sarısülük, Mehmet Ayvalıtaş, Abdullah Cömert, Medeni Yıldırım, Ali İsmail Korkmaz, Hasan Ferit Gedik, Ahmet Atakan ve Berkin Elvan’ı (daha 14 yaşında bir çocuktu) ömürlerinin baharında katlettiler.İşte bunun için her yıl buradayız.Şehitlerimizi unutmamak ve unutturmamak için, Şanlı Gezi İsyanımızın haklılığının, meşruluğunun ve coşkusunun unutulmaması için buradayız.Çünkü; (54 yılı önce bugün aramızdan ayrılan Devrimci Vatan Şairimiz Nazım’ın dediği gibi):Alçaklığın, Hainliğin,
İkiyüzlülüğün, Puştluğun
at oynattığı bir dönemde
yaşamdan zevk alabilmek
ancak zayıfların bahtiyarlığıdır.Esas olan;
Sadece yaşamak değil,
insana yakışır şekilde ve
onurlu yaşamaktır…Teslim olmadan,
Boyun eğmeden,
Sürünmeden,
El etek öpmeden yaşamaktır.
Saygıdeğer Halkımız;Batılı Emperyalistler ve yerli işbirlikçileri tarafından ülkemizin bölünüp parçalanması için ciddi planların uygulandığı gerici günlerden geçiyoruz.Bu şanlı eylemde “katliam emri” verenler, gencecik halk çocuklarını yaşamlarından edenler; Ege Denizi’ndeki vatan toprağımız, 18 tane adamızın Yunanistan tarafından işgal ve ilhak edilmesine ses çıkaramamaktalar. Emekçi Halkımız İşsizlilik ve Pahalılık cehenneminde kavrulurken, kendileri servetlerine servet katmaktalar. Bunların “ileri demokrasi”leri hırsızlık, vurgun, talan, vatan satıcılığı, Allah’la adam kandırıp kardeşin kardeşe düşman edilmesi üstünedir.Oysa şanlı Gezi İsyanımız; uğruna bedeller ödeyerek mücadele ettiğimiz Halk Demokrasisinin, Sosyalist Demokrasinin nasıl olacağını herkese gösterdi. Bu demokraside, bir avuç parababasının dışında tüm emekçi halklar tam bir eşitlik içinde mutlu bir aile olarak yaşayacaktır. Bizi yutmak isteyen batılı emperyalist çakalların planları da tıpkı Birinci Kuvayımilliyeci atalarımızın Sevr’de yaptıkları gibi tarihin çöplüğüne gömülecektir.Yeter ki, bilimli, bilinçli, örgütlü olalım.Çünkü örgütlü bir halkı hiçbir kuvvet yenemez. 03.06.2017Son söz; Nazım’ın olsun;İnsan olan vatanını satar mı?
Suyun içip ekmeğini yediniz.
Dünyada vatandan aziz şey var mı?
Beyler bu vatana nasıl kıydınız?Onu didik didik didiklediler,
saçlarından tutup sürüklediler.
götürüp kâfire : «Buyur...» dediler.
Beyler bu vatana nasıl kıydınız?Eli kolu zincirlere vurulmuş,
vatan çırılçıplak yere serilmiş.
Oturmuş göğsüne Teksaslı çavuş.
Beyler bu vatana nasıl kıydınız?Günü gelir çarh düzüne çevrilir,
günü gelir hesabınız görülür.
Günü gelir sualiniz sorulur :
Beyler bu vatana nasıl kıydınız?