Polisin ikna ettiği 2 PKK'lı, ailelerine teslim edildi Van'da, polisin yaptığı çalışmalar kapsamında terör örgütü PKK üyesi 2 kişi, teslim olmaya ikna edilerek, aileleriyle buluşturuldu. Terör örgütü PKK/KCK'nın kırsal alanında faaliyet yürüten örgüt mensuplarına yönelik yapılan geri getirme ve ikna çalışmaları kapsamında, Van Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Müdürlüğü'nce çalışmalar sürdürülüyor. Bu kapsamda 2 terör örgütü mensubu, polisin ikna çalışmaları sonucu ailelerine teslim edildi. Van'a getirilen 2 örgüt mensubu, İl Emniyet Müdürlüğü TEM Şube Müdürlüğü'nde aileleriyle buluşturuldu. Gözyaşlarıyla evlatlarına sarılan aileler, çocuklarının gittiği günden bu yana hep ağladıklarını söyledi. Oğluna kavuşan aile bireylerinden biri, "Ana babalar olarak biz bugün güldük. Evimizde düğün var, şenlik var. 5 senedir her gün gün ağlıyordum. Çok mutluyum. İnşallan benim gibi ne kadar anneler var onlar da mutlu olurlar. Onların da çocukları dönüp, gelirler, ailelerine kavuşurlar. Onların da gözyaşları dinsin artık" diye konuştu.Öte yandan Van Emniyet Müdürlüğü'nden yapılan açıklamada, şunlar kaydedildi: "Görevlilerimizce, Soreş Kod adlı (A.K.) isimli örgüt mensubuyla Facebook adlı sosyal medya paylaşım sitesi üzerinden irtibat kurulmuş, yapılan ikna çalışmaları sonucu teslim olmaya ikna edilmiş, yanında bulunan Dijuwar Kod adlı (M.K.) isimli örgüt mensubunun da ikna edilmesiyle 26 Kasım 2019 günü Şırnak İli Habur Sınır Kapısı'nda görevlilerimize teçhizatsız olarak teslim olmuşlardır. Silahlı terör örgütleriyle mücadele kapsamında hukuk devleti ilkelerine bağlı ve insan haklarına saygılı görev anlayışı çerçevesinde, gerek toplumun tüm katmanlarıyla gerekse terörle mücadele eden diğer kurumlarla koordinasyon ve işbirliği içerisinde halkımızın huzuru, devletimizin selameti için her türlü terör olayını önlemeye yönelik çalışmalarımız kararlıkla sürdürülmekte ve gerekli tüm tedbirler alınmaktadır."(GÖRÜNTÜ GEÇİLDİ)HABER: Orhan AŞAN/VAN, =========================İzmir'de yüksek yapı tartışması; Kadifekale'den bile yüksek olacak İzmir'in Konak ilçesinde, bir şirket, planları üç kez mahkemeden dönen 250 metre uzunluğunda 60 katlı gökdelen inşaatı için ruhsat alarak, çalışmalara başladı. Mimarlar Odası İzmir Şube Başkanı Halil İbrahim Alpaslan, kentin merkezinde bu kadar yüksek bir yapının inşa edilmesinin, çok ciddi sorunlara neden olacağını, ayrıca planın iptaline karşı açtıkları davanın sürdüğünü söyledi. Projenin planlandığı şekliyle hayata geçmesi halinde, inşa edilecek yapının İzmir'deki en yüksek gökdelen olacağını belirten Alpaslan, "Proje öngörülen şekilde inşa edilirse, 186 metre yüksekliğindeki Kadifekale'yi bile geçecek. Bunu kabul etmek mümkün değil" dedi.İzmir'in Konak ilçesindeki Pasaport mevkiinde, bir şirketin gökdelen inşa etmek için çalışmalara başladığı iddia edildi. Bölgede bulunan ve uzun süredir atıl duran eski tütün depolarının yıkımına başlandı. Yine depoların hemen yanında bulunan ve daha önce alışveriş merkezi olarak kullanılan, bir süredir de hizmet vermeyen Orkide AVM'nin yerine yapılacak olan gökdelen için Konak Belediyesi'nden inşaat ruhsatı alındığı öğrenildi.'YÜKSEK YAPILAR PLANLANMIŞ BÖLGELERE YAPILMALI' Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'ne (TMMOB) bağlı olan Mimarlar Odası İzmir Şube Başkanı Halil İbrahim Alpaslan, uzun zamandır İzmir'de yüksek yapıların yoğun şekilde inşa edilmeye başladığına şahit olduklarını, İstanbul ve Ankara'da yüksek yapıların kente çok ciddi zararlar verdiğini, aynı sorunların İzmir'de de yaşanacağını belirterek, şöyle dedi: "İzmir'de de yakın tarihte oldukça yüksek yapıda bina inşa edilmeye başlandı. Bunlar özellikle Bayraklı civarında yoğunlaştı ama Bayraklı'dan başka Gaziemir, Bornova, Karşıyaka'da ve bugün kent merkezi olan Konak'ta da yüksek yapılara rastlayabiliyoruz. Yüksek yapılar gerçekten de dikkatle inşa edilmesi gereken, normal bir apartman gibi her yere inşa edemeyeceğimiz karakterde yapılar. Yüksek yapıların çevreye, kentsel alt yapıya ve silüete tahmin edebildiğimiz ve edemeyeceğimiz birçok olumsuz etkisi olabiliyor. Örneğin bu bölgenin trafiğine olumsuz yansımaları olacak. Alt yapıda da çok ciddi sıkıntılara neden olacak. Yüksek yapılar kışın çevresinin daha az güneş almasına neden olacak, ya da oluşturduğu mikro klima ile çevresini son derece olumsuz etkileyecek. Teknik alt yapı olarak da kanalizasyon sisteminden, elektriğe kadar şebekeye ciddi bir yük bindirecek. Bunların böyle gelişi güzel, özellikle de kent merkezine yapılmaması gerektiğini düşünüyorum. Bu tür binalar ancak yüksek yüksek yapılara uygun olarak planlanmış bölgelere yapılabilir."'PLANLARI SÜREKLİ İPTAL ETTİRDİK'Konak'ta yapılmak istenen bu gökdelenin de uzun zamandır tartışıldığını ifade eden Alpaslan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu bina uzun zamandır gündemde. Yüksek yapılaşma konusunda uzun zamandır talepler ve baskılar var. 2010 yılından beri plan süreçleri var. Büyükşehir Belediyesi Alsancak-Kahramanlar bölgesine ait 1/5 binlik planı kapsamında düzenlemeler yaptı. 2010 yılında ilk plan yapıldı. Biz Mimarlar Odası olarak dava açtık. Mahkeme lehimize karar verdi ve plan iptal edildi. 2013, 2015 yılında planlar yapıldı. Biz bunları iptal ettirdik. Bütün planlar, burada yüksek yapılaşmanın önünü açan planlardı. Biz de bölgenin yüksek yapı için uygun olmadığı argümanına dayanarak bu planları iptal ettirdik. Önceki dönem Büyükşehir Belediyesi, bu plan konusunda çok ısrarcı oldu ve 2018 yılında aynı özelliklerdeki 1/5 binlik planı tekrar yürürlüğe soktu. Biz buna da dava açtık ve sürüyor. Bilirkişi raporları lehimize geldi. Ancak dava sürerken, şirket bir önceki dönem Konak Belediyesi'nden ruhsat alarak inşaata başladı."'İZMİR'DEKİ EN YÜKSEK YAPIYI DA GEÇECEK'İzmir'in en yüksek binasının Bayraklı bölgesindeki binalar olduğunu, ancak bu projenin hayata geçmesi halinde, İzmir'deki en yüksek yapının kentin tam göbeğinde, Konak'ta olacağını söyleyen Alpaslan, "İzmir'deki en yüksek yapı gökdelenler bölgesinde yaklaşık 200 metre civarında. Burada yapılması planlanan yapı 60 katlı ve 250 metre yükseklikte. Kadifekale, kent için çok önemli. Atina'nın Akropolis'i neyse, İzmir'in Kadifekalesi de o. Helenistik dönemde en önemli tapınakların kurulduğu, Osmanlı döneminde ilk caminin, mescidin inşa edildiği bir yer. Bu proje öngörülen şekilde inşa edilirse, Kadifekale'nin bile yüksekliğini geçecek. Çünkü Kadifekale'nin yüksekliği 186 metre. Kadifekale'den bile yüksek bir yapıyı kabul etmek mümkün değil. Atina'da Akropolosi'in hemen yanında, bunu geçecek bir yapıya kimse izin vermez. Kente böyle ihanet edemezler. Ama bizde kolaylıkla böyle izinler veriliyor" dedi.Görüntü Dökümü-------------Eski binaların yıkılmasıYıkılan binalardan görüntüMimarlar Odası Başkanı ile röp.Genel ve detay görüntüHaber: Umut KARAKOYUN - Kamera: Mustafa KÖPRÜLÜ/ İZMİR, ===========================1 metre boyundaki iki kardeşin otomobil hayali gerçek oluyor Doğuştan fiziksel engelli 1 metre boyundaki Aniş (45) ve Hülya Karkı (43) kardeşler, komşularına ve yakınlarına yük olmamak adına otomobil alabilmek için sürücü kursuna başvurdu. Aniş Karkı, yazılı ve direksiyon sınavında başarılı olurken, yazılı sınavı kazanan kardeşi Hülya da 10 gün sonra yapılacak direksiyon sınavına hazırlanıyor. İki kız kardeşin hedefi, ehliyetlerini aldıktan sonra otomobil satın alıp, Türkiye turuna çıkmak.Yozgat'ın Çayıralan ilçesinde dünyaya gelen 1 metre boyundaki Aniş ve Hülya Kargı kardeşler, komşularına ve yakınlarına yük olmamak adına otomobil sahibi olmak için 2 yıl önce sürücü belgesi almaya karar verdi. İki kardeş yaptıkları araştırma onucu kendileri için uygun eğitim aracının Kayseri'de olduğunu öğrenerek, buraya taşındı.Sürücü kursuna kayıt yaptıran kardeşlerden Aniş Kargı, girdiği ilk yazılı ve direksiyon sınavını kazanarak 3 ay önce ehliyet almaya hak kazandı. Yazılı sınavda başarılı olan kardeşi Hülya da 10 gün sonra yapılacak direksiyon sınavına hazırlanıyor. Sürücü kursu sahibi Münir Borazan tarafından evinden alınan Hülya Kargı, Kocasinan ilçesi Erkilet mahallesindeki sürücü eğitim pistinde günde 1 saat direksiyon başına geçerek eğitim alıyor.'TÜRKİYE TURUNA ÇIKMAK İSTİYORUZ'Abla Aniş Karkı, sürücü belgesi aldığı için çok mutlu olduğunu söyleyerek, "Bize uygun otomobil olup olmadığını çok araştırdık. Ehliyet alabilmek için Yozgat'tan Kayseri'ye taşındık. Çalıştım ve başardım. Normal insanlar gibi bir yerden bir yere gidebilmek ve Türkiye turunu çıkmak için bu yola baş koyduk ve başardık. Otomobili alınca gideceğimiz ilk yer memleketimiz Yozgat olacak. Daha önceden hiçbir yere çıkamıyorduk. Bizim gibi engelli kardeşlerimiz evde kapalı kalmasınlar. Başarabildiklerini başarsınlar. İnşallah otomobil de alacağız" dedi.'EN BÜYÜK YARDIMCIM ABLAM'Hülya Karkı ise, memleketleri Çayıralan'da ulaşımın kendileri için zor olduğunu belirterek, "Kursları araştırdık ve bize uygun aracın Kayseri'de olduğu öğrenince buraya taşındık. Eğitmenlerimiz bizlere çok yardımcı oluyor. Marmara, Karadeniz buraları ablamla gezmek istiyorum. İlk başta cesaretim yoktu; ama ablam en büyük yardımcım oldu. 'Sürebilir miyim acaba' diye bir korkum vardı; ama artık sürüyorum" diye konuştu.'AZİMLERİNE HAYRAN KALDILAR'Sürücü kursu sahibi ve Karkı kardeşlerin eğitmenlerinden olan Münir Borazan, engelli vatandaşlar için otomobilde özel aparatların bulunduğunu ifade ederek, şöyle konuştu: "Bu aparatlarla engelli kardeşlerimize 'B Engelli' adı altında sürücü belgesi veriliyor. Hülya ve Aniş Karkı bizlere müracaat ettiklerinde kendilerinden bazı belgeler istemiştik. Bunları tamamladıktan sonra başvurularını aldık ve eğitim öğretimlerine başladılar. Engelli kardeşlerimiz de diğer sürücüler gibi 34 saat teorik ders alıyorlar. Yazılı sınava girip kazandıktan sonra 16 saat direksiyon eğitimi veriyoruz. Bundan da başarılı olanlar ehliyet almaya hak kazanıyorlar. Bu kardeşlerimiz otomobili hiç bilmiyordu. Direksiyon başına hiç oturmamışlardı. Şimdi iki kardeşimiz de araba sürebiliyor. Direksiyon sınavına giren sınav komisyonu yöneticileri kardeşlerin azimlerine hayran kaldılar" dedi.Görüntü Dökümü------------Karkı kardeşlerin otomobil sürmesiAraçtan inmesi ve yürümesiAniş Karkı ile röprotajHülya Karkı ile röportajAniş Karkı'ya sürücü sertifikasının verilmesiSürücü kursu sahibi ve direksiyon hocası Münir Borazan ile röportajHülya Karkı'nın otomobil sürmesi ve direksiyon eğitimiDiğer görüntülerHaber-Kamera: Yasin DALKILIÇ/KAYSERİ, =======================Azerbaycanlı hukuk öğrencisi, kum sanatını meslek edindi - AZERBAYCAN'dan 5 yıl önce hukuk okumak için Diyarbakır'a gelen Novruz Ahmadov (21), 3 yıl önce hobi olarak başladığı kum sanatını meslek edindi. Karabiber ve çimento ile başladığı kum sanatından, arkadaşlarının dalga geçmesine rağmen vazgeçmeyen Ahmadov, elde ettiği gelir ile Azerbaycan'daki ailesine maddi destek sağlıyor.Azerbaycan'ın başkenti Bakü'den 5 yıl önce Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde okumak için Diyarbakır'a gelen Novruz Ahmadov, 3 yıl önce kum sanatına ilgi duymaya başladı. Hukuk fakültesi son sınıf öğrencisi olan Ahmadov, öğrenci evinde karabiberle başlayıp, çimento ile devam ettiği kum sanatından, ev arkadaşlarının eleştirilerine rağmen vazgeçmedi. İnternetten izlediği kum sanatı görüntüleriyle kısa sürede kendisini geliştiren Ahmadov, bunu meslek haline getirdi. Üniversiteler, belediyeler, dernekler ve benzeri kurumların düzenlediği organizasyonlara davet edilen Ahmadov, kazandığı parayla hem geçimini sağlıyor hem de Azarbaycan'daki ailesinin bütçesine katkıda bulunuyor.'ÇİMENTO İLE SANAT MI OLUR?' DEDİLER'Kum sanatına ilk olarak karabiber ve çimento kullanarak başladığını ve arkadaşlarının "Çimento ile sanat mı olur?" diyerek dalga geçtiklerini anlatan Ahmadov, şunları söyledi: "Altı ay amatör olarak geçti. Baktım yapabiliyorum. Daha sonra gösterilerle kendimi tanıtmaya başladım. Video izleyerek, yanlış yapa yapa öğrendim. Bunu ilk başta evde yapıyordum. Ev arkadaşlarım benimle dalga geçiyordu. Üzerinden 6-7 ay geçtikten sonra doğum günlerinde falan bir şeyler yapmamı istemeye başladılar. Benim çöp konusunda bir hassasiyetim var. Çöp gördüm mü onu sanata dönüştürmek istiyorum. Başlangıç öyle oldu. Evde fazladan bir cam vardı. Karabiberle denedim sonra çimentoyla denedim. Baktım güzel şeyler çıkıyor. Sonra benzer olarak kum sanatı olduğunu gördüm. Her geçen gün yeni şeyler öğreniyorum. Bazen hiç ummadığın insanlardan bir şeyler öğreniyorsun. Bunlar biraz göz hafızası. Sadece eğitim almakla olmaz. Benim eğitimim de yok ama yapabildiğim kadar yapıyorum. Gösteri yapıyorum. Üniversiteler, belediyeler, dernekler ve benzeri kurumların organizasyonlarına gidiyorum. Davetlerine gidiyorum. O güne özel bir şeyler yapıyorum."'AİLEME DE DESTEK OLUYORUM'3 yıldır tüm geçimini kum sanatından sağladığını ifade eden Ahmadov, kazandığı parayla Azerbaycan'daki ailesine maddi destek sağladığını belirterek, "Kazandığım parayla aileme bile destek oluyorum. Avukat olacağım ama sanat yapmaya devam etmem lazım. Sanat hele de kum sanatı özellikle zekayı çok geliştiren bir sanat. Çünkü her geçen gün teknik geliştiriyorsun. Bununla sigara bırakan var, uyuşturucuyu bırakan var. Ayrıca sanatla uğraşan insan genelde naif olur. Şiddete karışmaz, rahat olur. Kumun bir rahatlatıcı etkisi de var. En büyük avantajı ise bitmeyen bir kağıttır. Yanlış mı yaptın? Boz tekrar yap" dedi.Görüntü Dökümü-------------Novruz Ahamadov'un atölyesi-Kumla çizim yapması-Novruz Ahmadov'un konuşması-Emrah Kızıl anons-Genel ve detayHaber-Kamera: Emrah KIZIL, Elif FİLİZ/DİYARBAKIR,=======================Osmaniye'de turp sezonu, buruk başladı Türkiye'nin turp ihtiyacının yüzde 70'inin karşılandığı Osmaniye'nin Kadirli ilçesinde, sezonunda 5 bin kişiye geçim kaynağı olan turp hasadı, hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi nedeniyle sezona buruk başladı.Kadirli şehir merkezi içerisinden geçen Savrun Çayı'nda yıkanan ve çamurundan arındırılan turplar, paketlenip Türkiye'nin çeşitli kentlerine gönderiliyor. Turp Üreticileri Birliği Başkanı Soner Topalhan, ilçede 40 bin dekarlık alanda ekimi yapılan turpun fiyatının, havaların sıcak gitmesi ve yağışın az olması nedeniyle sezona kötü başladığını belirtti.Geçen yıl çiftçinin yüzünü güldüren turpun bu sezon rağbet görmediğini anlatan Topalhan, "Turp üreticisinin para kazanması ve yüzünün gülmesi iki faktöre bağlı. Havaların soğuk ve yağışlı geçmesi gerekir. Hava şartları böyle seyretmeli ki arz talep artsın. Bu yıl hava şartları mevsim normallerinin üzerinde seyrediyor. Yağmurun yağmaması ve havaların sıcak olması hem turpun yetişmesine hem de talebin az olmasına neden oluyor" dedi.KİLOSU 50 KURUŞTAN SATILIYORTurpun tarladan hasadı, yıkanması ve paketlenmesine kadar masrafları olduğunu anlatan Topalhan, "Şu an turpun kilosu 50 kuruş. Bunun tarladan hasadının yapılması ve havuzlara gelip yıkanması ve paketlenmesine kadar bir sürü masrafı var. Çiftçi hem zarar ediyor hem de ürününü tarladan sökemiyor. Çünkü sökme ve yıkayıp paketlemede çalışan işçilerin parası bu fiyattan çıkmıyor. 5 bin kişinin gözü kulağı hava şartlarında ve taleptedir. Havalar böyle devam ederse çiftçi perişan olacak" diye konuştu.'TÜRKİYE'NİN EN İYİ TURPUNU ÜRETİYORUZ'Türkiye'nin en iyi turpunu ürettiklerini ancak değerinin çok altında satabildiklerini anlatan Topalhan, şunları söyledi: "Bu durum sektörü çok kötü etkiliyor. Birçok arkadaşımız mahsulünü halen sökemedi. Bizler şifa kaynağı turpu Türkiye'nin her yerine göndermek için gayret ediyoruz. Zarar etsek de bu sektör hem bizim hem de 5 bin kişinin ekmek kapısıdır ve kilit vuramıyoruz. Sektör, hava sıcaklığının düşmesi ve talebin artmasıyla kendini toparlayacaktır. Aksi halde birçok turp havuzu kapanacak ve turp tarlada kalacaktır."Görüntü Dökümü-------------Savrun Çayı havuzda turp yıkanması -İşçilerin turp paketlemesi-İşçiler ve havuzdan detaylar-Turp torbalayan işçilerin görüntüleri -Turpların paketlendikten sonra yüklenmesi-Soner Topalhan ile röpHaber-Kamera: Efendi ERKAYIRAN/ KADİRLİ (Osmaniye), =======================İtfaiye eri yanmaktan kurtardığı kaplumbağayı su dökerek serinlentti Antalya Büyükşehir Belediyesi Demre İtfaiye İstasyonu, Sanayi Kavşağı'nda çıkan ot yangınına müdahale etti. Yangın sırasında alevlerin arasında kalan ve yanmak üzere olan kaplumbağayı fark eden itfaiye personeli kaplumbağaya su sıkarak serinletti. Demre İlçesi Gökyazı Mahallesi Sanayi Kavşağı'nda çıkan ot yangınına müdahale eden Antalya Büyükşehir Belediyesi Demre İtfaiye İstasyonu personeli, yangının ortasında kalan bir kaplumbağa buldu. Kaplumbağayı alevlerin arasından çıkaran itfaiye personeli yanmak üzere olan kaplumbağayı güvenli bir alana aldı ve üzerine su sıkarak serinletti. Özellikle arazilerde çıkan yangınlarda hayvanların yangına maruz kaldığını söyleyen itfaiye ekipleri, savunmasız halde kalan hayvanlara ellerinden geldiğince kurtarmaya ve yardım etmeye çalıştıklarını söyledi. Görüntü Dökümü------------Kaplumbağaya su skılmasıHABER: ANTALYA-==============================
Gündem
28 Kasım 2019 - 12:30
DHA YURT BÜLTENİ - 10
Polisin ikna ettiği 2 PKK’lı, ailelerine teslim edildi Van’da, polisin yaptığı çalışmalar kapsamında terör örgütü PKK üyesi 2 kişi, teslim olmaya ikna edilerek, aileleriyle buluşturuldu.
Gündem
28 Kasım 2019 - 12:30