Ülke gündemi; siyasetin güdümünde kör, topal giden, bataklıklara doğru sürüklenen sorunlarla dolu.
Esas, gerçek gündemler yerine yaratılan suni gündemler, ayrıntılar algıları ve dikkatleri başka yönlere çekmekte, saptırmaktadır.
Ülkenin ana gündemleri; ekonomi, güvenlik ve siyasi istikrardır.
Ekonomi, toplumun bireylerinin yaşam kaynağı, refahı, mutluluğudur. Küresel dünyada ekonomi hangi gelişmişlik düzeyinde ise, bunun toplum ve insan ilişkilerindeki göstergesi, ekonominin büyüklüğü değil yaşam standartlarıdır.
Binbir türlü spekülasyon, demagoji ve algı cambazlığı ile, ekonomi tabandaki seçmen kitlelerine iyi, başarılı gösterilmeye çalışılıyor. Oysa dünya ve ülke gerçeklerini anlatan rakamlar, istatistikler durumun pek de iç açıcı olmadığını, bir kriz ortamını işaret ediyor. Zaten yaşanmakta olan durgunluk ve hayat pahalılığı bunun önemli bir göstergesi. Üstelik kriz henüz dibe vurmadı. Sürekli olarak borçlanma ve kamu varlıklarının, özel şirketlerin satışı, el değiştirmesi yoluyla yıllarca sahte bir kalkınma ve refah profili çizildi. Şimdi borçları yeniden borçlanma yoluyla döndüremeyecek bir tıkanma noktasına gelmiş bulunuyoruz.
Çare; yüksek teknoloji ve eğitilmiş işgücüne dayalı, öz kaynak ağırlıklı tarım, hayvancılık ve sanayi üretimini yeniden canlandırmak.
Güvenlik ve terör, ülke kaynaklarını oluk oluk akıttığımız, şehitler verdiğimiz yaşamsal bir sorun. Bu alanda da izlenen yanlış politikalar sorunu kangren haline getirdi. Geçtiğimiz on beş yılın sonunda güvenlik ve terör sorunu( zaman zaman uykuya yatar gibi görünse de ) büyüyerek çözümü daha güç bir noktaya ulaştı. Yerel bir sorun olarak görülürken küreselleşti, uluslararası bir satranç oyunu haline geldi.
Çözüm; eğitimli, teknolojik donanımlı güvenlik birimleri ile ondan da önemlisi, terörün beslendiği bataklıkları kurutacak demokratik bir ülkedir. Demokrasi, birçok sorun gibi terörün de bir panzehiridir.
Siyaset; ekonomi ve güvenlikle birlikte, hemen onun arkasında sıralanan bir dizi sorunun çözüm merkezi, sihirli anahtarıdır.
Fanatik olmayan, yan tutmayan hiç kimse ülkede sağlıklı işleyen bir siyasi yapılanmanın olduğunu söyleyemez. Daha öncesi bir yana, On beş yıldır iktidarda olan bir parti, izlediği yanlış politikalarla toplumu tepeden tırnağa ayrıştırıp ülkeyi çıkmaz bir sokağa getirmiş bulunuyor. Toplumun yarısı iktidarla aynı değerleri paylaşmıyor. Dünyanın demokratik hiçbir ülkesinde bu derece fırtınalı ve dalgalı bir siyaset örneği de yok.
Muhalefet ise; izlenen yanlış politikalara ayak uyduramayan, bilerek veya bilmeyerek zemin hazırlayan bir figüranlar topluluğunu andırıyor.
Toplumun büyük bir çoğunluğu, ne yazık ki siyasetin bu kısır döngülerini kanıksamış görünüyor.
Normalleşme ve ülke sorunlarına odaklanma için, siyaset yapma biçimi ve siyasi kültür tümüyle değiştirilmelidir.
Kısa süre sonra ( 2019 Mart ayında ) yerel seçimler yapılacak.
Ülkenin temel sorunları dururken tümüyle yerel seçimlere odaklanmak, kurtuluşu yerel seçimlerde görmek ne derece doğru?
İktidar ve muhalefet partileri, yerel seçimleri gelecek için bir gösterge kabul ediyor. Yerel seçim sonuçlarına göre siyasi yönelişler, arayışlar partilerin gündemini oluşturabilir. Sonuçlara göre durumu kurtarma hamleleri yapılabilir, ama ülke sorunları çözülmez.
Partilerin değişmeyen dar kalıpları yenilenebilecek mi?
Seçimden seçime savrulan ülkenin ve toplumun asıl gündemlerine dönülebilecek mi?
Bir umut ışığı görünmüyor, ama hayaller, mucizeler tükenmez.